Mimarlık ve Sinema Arakesitinde Konut Kavramı

Abstract

Mimarlık ve sinema, insanın dünyayla kurduğu ilişkilere yaklaşım biçimleri benzer olan iki ayrı disiplindir. Mimarlığın sinema ile kurduğu en güçlü ortaklık ise mekân üzerinedir. Sinema ve mimarlık, mekânı birbirleriyle ilişkili olarak kullanır ve geliştirir. Sinema, mimarlığın mekânlarını farklı biçimlerde kullanır ve yeniden yorumlayarak görselleştirir. Sinemayı mekânsal bağlamda besleyen mimarlık ise geri dönüşler alarak, sinemanın yorumlarıyla mimari mekânı etkileşime sokar ve yeni fikirler geliştirir. Sinemanın mimarlık ile mekân üzerinden kurduğu ortaklıkta karşımıza en çok konut çıkar. Çünkü insanın olduğu her filmde temel ihtiyaç olan barınmaya yönelik bir mekân tasarımı ele alınır. Bu bir filmde kimi zaman mevcutta var olan konut mekânı olabilirken, kimi zaman da gerçekte olmayan sanal bir mekandır. Mimari mekanlar arasında da konut diğerlerinden farklı bir noktada durmaktadır. Uzun bir geçmişi olan konut değişen kültür, sosyal yaşam ve teknoloji ile sürekli bir değişim içindedir. Konut kullanıcısına özgü olma, yüksek mahremiyet gerekliliği, yaşanmışlık ve dokunsal olma hali ile tasarımı çok yönlü bir mekan tipolojisidir. Bu çalışma kapsamında bir mimari mekan olarak konut kavramı 4 farklı film üzerinden okunacaktır. Seçilen filmler Avatar (2009), Terminal (2004), Boş Ev (2004) ve American Beauty (1999)’dir. Seçilen filmler Boş Ev ve American Beauty’ de farklı kültür ve yaşamlara ait gerçek konut mekanları yer alırken, Avatar’da fütüristik bir konut yaklaşımı görülür. Terminal ise barınma ve yer-yurt sorununa tamamen başka bir açıdan bakmamızı sağlayarak konut kavramını yeniden düşünmemizi sağlar.